Konular:

31 Temmuz 2015 Cuma

KökTörükçe Hatt Çalışmam : Ağır Fırça Hattı - 1993

Her hakkı saklıdır.

30 yıldır hatt sanatıyla ve resmle ilgileniyorum. Arab, Latin, Çin, Kore, Moğol hattlarına 30 yıllık süre zarfında çok çalıştım ve her yazı sisteminden farklı şeyler öğrendim. Arab, Latin hatt sanatlarında kesik uçlu kalem tercih ėdilirken; Çin, Kore, Moğol hatt sanatlarında fırça tercih ėdiliyor.

Bazıları karmaşık çizgilerle süslenmiş yazıyı hatt zann ėdiyor. Halbuki gerçek hatt sadeliğiyle ėtkileyici olandır. Hatt sanatında süsü yazı taşımalı, yazınıŋ etrafındaki süslemeler değil. Aksi takdirde yapılan hatt sanatı değil süsleme sanatı olur. Bir hatta, harfler arasında gizli bir beŋzerlik ve ilişki olmalı. Bu beŋzerlik paragrafıŋ tümüne bakıldığında o hattıŋ kimliğini vėrecektir.

KökTörük ürüŋ başı (abacası), yazıldığı dönemdeki eŋ gelişmiş abacalardan biriydi. O dönemde kullanılan abacalarıŋ çoğu ilkel şekilde yazılıyordu. Mesela bugün mükemmel bir yazıma ulaşmış ve çok sayıda hatt sanatı türü geliştirilmiş Arab yazısı, o dönemlerde çok ilkeldi. Arab harflerinde noktalama henüz o dönemlerde daha kullanılmaya başlanmadığından
ن = ث = ت = ب
خ = ح = ج
ذ = د
ز = ر
ش = س
ظ = ط
غ = ع
ق = ف
harflerinden eşit olanlar aynı şekilde yazılırdı. Daha soŋraları noktalar kullanılarak bu harfler ayrıştırıldı. Ama bu da yėtmedi, hatasız okunabilmesi için esre, ötre, üstün de bu harfleriŋ üstünde ve altında kullanılmaya başlandı. Kısacası geçen 1400 yıl boyunca Arab abacası hep işlendi ve geliştirildi. 

KökTörük ürüŋ başını eleştirenler ise bu ürüŋ başa haksızlık yaparlar. Zirâ bu ürüŋ baş 840 yılından soŋra kullanılmadığından dolayı, soŋ 1300 yıldır işlenmemiş ve geliştirilmemiş olmasına rağmen, 1300 yıl öŋceki hâliyle bile günümüz Türkçesini yazmak için yėterlidir. Yani 1300 yıl öŋce birçok abaca ilkel kurallarla yazılırken KökTörük ürüŋ başı diğerlerine nazaran çok üstün bir teknolojiyle ve mantıkla tasarlanmış ve kullanılıyordu. Şimdi bu güzel ürüŋ başımız için 1300 yıldır yapılmayanı, farklı hatt sanatları geliştirerek onu işlemeyi bir an öŋce gerçeklemeliyiz.

1993 yılında okul çantama yapıştırmak için Bilge Kagan'ıŋ meşhûr sözünü ("Üstten gök çökmese, alttan yer delinmese, Türk Milleti, iliŋi, töreŋi kim bozabilir") kendim geliştirdiğim hatt san'atıyla yazdım:

Bu hattı geliştirirken Çin hatt sanatınıŋ Kai-Şu ( 楷 書 ) tarzından esinlendim. Kai-Şu Çin hattını küçüklüğümden beri çalışıyordum.

Kai-Şu (楷書) hattından örnekler:

Bu Kai-Şu hattı, Köl Tigin yazıtınıŋ Çince yüzünüŋ başlığında da kullanılmıştı:

KökTörükçe normalde taşa kazındığı için hep çizgi yazı olarak düşünülmüştü ve o zamana dek kimseniŋ aklına KökTörükçeyi güzel yazmak gelmemişti. Kai-Şu'dan esinlenerek geliştirdiğim KökTürkçe hattına, fırçayla yazılabildiği ve dolayısıyla ağır bir görünüme sahib olduğu için Ağır Fırça Hattı adını vėrdim.

Ağır fırça hattıyla "Türk"

Bu hattıŋ tasarım aşamaları:

Ağır fırça hattını bilgisayar fontuna da dönüştürdüm: "Tuğrul Çavdar 2017". Aşağıdaki bağlantıdan indirebilirsiŋiz:

27 Temmuz 2015 Pazartesi

KökTörükçe Yazım Sistemini Günümüz Törükçesine Uyarlama Çalışmaları

Her hakkı saklıdır.

KökTörük ürüŋ başı, yazıldığı dönemdeki eŋ gelişmiş abacalardan biriydi. O dönemde kullanılan abacalarıŋ çoğu ilkel şekilde yazılıyordu. Mesela bugün mükemmel bir yazıma ulaşmış ve çok sayıda hatt sanatı türü geliştirilmiş Arab yazısı, o dönemlerde çok ilkeldi. Arab harflerinde noktalama henüz o dönemlerde daha kullanılmaya başlanmadığından
ن = ث = ت = ب
خ = ح = ج
ذ = د
ز = ر
ش = س
ظ = ط
غ = ع
ق = ف
harflerinden eşit olanlar aynı şekilde yazılırdı. Daha soŋraları noktalar kullanılarak bu harfler ayrıştırıldı. Ama bu da yėtmedi, hatasız okunabilmesi için esre, ötre, üstün de bu harflerin üstünde ve altında kullanılmaya başlandı. Kısacası geçen 1400 yıl boyunca Arab abacası hep işlendi ve geliştirildi.

KökTörük ürüŋ başını eleştirenler ise bu ürüŋ başa haksızlık yaparlar. Zira bu ürüŋ baş 840 yılından soŋra kullanılmadığından dolayı, soŋ 1300 yıldır işlenmemiş ve geliştirilmemiş olmasına rağmen, 1300 yıl öŋceki haliyle bile günümüz Törükçesini yazmak için şaşırtıcı derecede yėterlidir. Yani 1300 yıl öŋce bir çok abaca ilkel iken KökTörük ürüŋ başı diğerlerine nazaran çok üstün bir teknolojiyle ve mantıkla tasarlanmış ve atalarımız tarafından kullanılıyordu.

KökTörük ürüŋ başınıŋ günümüz Törükçesini yazmaya yėterli olmadığını söyleyenler var. Biz Törükler maalesef tarih boyunca sürekli abece değiştirmişiz. Törükler tarih boyunca 13 abece kullanmış (kaynak: Talat Tekin, "Tarih Boyunca Türkçeniŋ Yazımı"). Bunlardan eŋ uzun süreli kullanılanlar KökTörük, eski Uygur, Arab abeceleridir. Soŋ yüzyıl boyunca Latin ve Kiril abecesi de kullanılmaktadır. Her yeŋi abeceye geçtiğimizde dilimize o abeceniŋ sahibi olan dilden sözcükler ithal ėtmişiz. Saf Törükçe'de v, f, h, j, ğ, c yoktur. Olmaması da güzeldir, şundan dolayı: Bir diliŋ fonetiğini ve o dildeki sesler oluşturur. Bundan dolayı Almancayı Fransızcadan, Arabcadan ayırd ėdebilirsiŋiz. Çoğu dilde kendisine has sesler vardır (Arabcada zad/dad, Törükçede ulug eŋlik ve kapalı é). Törükler yeŋi abeceye geçtikçe Törükçeye yeŋi sesler girmiştir. KökTörük üsüklerini bırakıp Soğd'dan eski Uygur ürüŋ başını alınca Törükçeye v girdi. Arab ebcedine geçince f, h, ğ, c girdi. Bundan dolayı bu tartışma ortaya çıkmıştır. Ama KökTörük ürüŋ başı yine Törükçeyi yazmak için şaşırtıcı derecede yėterlidir.

Daha öŋce de bahs ėttiğim gibi, bu bloğu asıl kurma amacım, KökTörük dizgesiniŋ internette yaŋlış öğretilmesi/öğrenilmesi ve gittikçe yaygınlaşan bilgi kirliliğidir. Kimileri ise bilerek ya da bilmeyerek KökTörük dizgesini güncel hâle getireyim derken dizgeniŋ öz imlâ kurallarını yıkmaktadır. KökTörük dizgesiniŋ öz kurallarıyla bugünkü Törükçemiz ve içindeki yabancı sözcükler aşağıdaki bėş kurala uyularak rahatlıkla yazılabilir. Dilimize girmiş olan yabancı sözcükleri yazabilmek için KökTörük ürüŋ başını bugüne uyarlamak yėrine, yabancı sözcükleri KökTörük ürüŋ başıyla yazılabilecek şekilde dilimize uyarlamalıyız. Böylece ürüŋ başımızı korumuş oluruz. Meselâ Japonlar, Çinliler böyle yapmaktadır.
  1. KökTörük ürüŋ başı büyük üŋlü uyumunu koruyacak şekilde geliştirilmiştir. O devirde hemen hemen tüm sözcükler büyük üŋlü uyumuna uymaktaydı. Halbuki günümüz Törükçesinde üŋlü uyumuna uymayan çok sayıda yabancı sözcük vardır. Mesela "balet" sözcüğü. Buradaki "l", önündeki "a"ya bakılıp "kalın l" ile mi, ardındaki "e"ye bakılıp "ince l" ile mi yazılacaktır? Elbette ki kalın l, çünkü KökTörük dizgesinde üŋsüz üsükler kendisinden öŋceki üŋlüye göre seçilirler. Tüm yabancı sözcüklerde bu kural uygulanabilir. Bazıları hece mantığıyla giderek ba-let şeklinde okunduğundan "l" niŋ ince yazılması gerektiğini söylüyor. Bu görüş doğru değildir. KökTörük yazısı hece mantığıyla yazılmıyor. Mesela "araba" sözcüğü KökTörük üsükleriyle "ar-ab-a" şeklinde yazılıyor ki bu hece mantığına uymuyor. Hece mantığını savunanlarıŋ dėdiği doğru olsaydı "a-ra-ba" şeklinde yazılırdı, sözcük başlarındaki üŋlüler yazılırdı, sözcük soŋlarındaki üŋlüler yazılmazdı ve üŋsüz üsükler kendilerinden soŋraki üŋlüyi taşırlardı (halbuki KökTörük dizgesinde kendilerinden öŋceki üŋlüyü taşıyorlar).
  2. Günümüz Törükçesinde olan f, v, h, j, c, ğ sesleri eski Törükçede yoktu. Yėrlerine p, b, k, ç kullanılıyordu (hangi yėrine kangı, hatun yėrine katun, ev yėrine eb gibi). Günümüz Törükçesinde f, v, h, j, c, ğ için kimileriniŋ yaptığı gibi harf uydurmağa gerek yoktur. Zira o zaman KökTörük yazısınıŋ saflığını bozmuş oluruz. Yine bu harfleri yėrine fp, vb, hk, j/cç, ğg kullanıldığında okuyucu kolaylıkla aŋlayacaktır. Zira biz sözcükleri harf harf okumayız, sözcüğü beynimizde ezberleriz. KökTörük üsükleriyle "Karita" yazılırsa kolaylıkla harita olduğu aŋlaşılır (çünkü karita diye bir şey yoktur) veya "avlanmak", KökTörük ürüŋ başınıŋ mevcud üsükleriyle "ablanmak" şeklinde yazılabilir, Zaten eski Törükçesi ablan- dır. Bakıŋız: https://kok-turk.blogspot.com/2017/09/b-v.htmlhttps://kok-turk.blogspot.com/2017/09/d-y.htmlhttps://kok-turk.blogspot.com/2016/06/gg-v-y.html.
  3. Bir öŋceki maddeye ek olarak, KökTörük dizgesindeki ç üsüğünü aynı zamanda c olarak kullanmağa alışığız ama j olarak kullanmağa alışık değiliz. Bundan dolayı j harfini birleşik harflerde kullanırken aşağıdaki ayrımı öneriyoruz:
  4. Özellikle Arabca kökenli sözcüklerde iki üŋlü ardarda gelmektedir. "Saat", "vaiz", "dair", "Suat". KökTörük dizgesinde sözcük içinde a, e yazılmaz; diğer üŋlüler duruma göre (bakıŋız: https://kok-turk.blogspot.com/2015/04/gokturk-harflerini-kullanm-klavuzu.html, madde: 3-7) yazılmaz. Ama iki üŋlü peşpeşe geldiğinde her iki üŋlü de yazılmalıdır. Yoksa "saat" yerine "sat", "dair" yerine "dar", "Suat" yerine "sut" okunur.
  5. KökTörük dizgesinde ekler, ilk heceye veya bir öŋceki heceye bakılmaksızın hep aynı şekilde yazılmıştır. Bazı eklerde üŋlüler her zaman düşmüş, bazı eklerde üŋlüler yazılmıştır. Sözcüğüŋ kökü ne olursa olsun yazım şekli korunmuştur. KökTörük yazısında o/u-ı-a veya ö/ü-i-e gibi üŋlüleriŋ hepsini birden kapsayacak uzunlukta bir kök sözcük yokken günümüz Törükçesinde vardır. https://kok-turk.blogspot.com/2015/04/gokturk-harflerini-kullanm-klavuzu.html adresindeki 7. madde KökTörük beŋgütaşlarında kök sözcüklerde uyulan bir kuraldır. Ama günümüz Törükçesinde örneğin 4. hecenin ünlüsünü ilk heceye göre belirlersek sözcük yaŋlış okunabilir. Bundan dolayı 7. madde uygulanırken ilk heceye değil, bir öŋceki heceye bakılırsa o heceniŋ üŋlüsü daha kolay tahmin ėdilebilir. Çünkü sözcük uzunsa ve sözcük boyunca farklı üŋlüler varsa, bir hecedeki üŋlüyü öŋündeki hangi hecedeki üŋlüye göre yazacağız, öŋdeki hangi heceler soŋraki heceleriŋ üŋlülerini kontrol ėdecek? Bunuŋ için éŋ kolay yol, bir hecedeki üŋlüleri yazarken kendisine eŋ yakın öŋdeki heceye bakmaktır. Mesela, "komandonuŋ" sözcüğüne bakıldığında ortadaki "a" tüm sözcükteki üŋlü saflığını (o, u) bozmuştur. Bundan dolayı komndonŋ şeklinde yazılmalıdır. Kırmızı o'yu ilk hecedeki o'dan dolayı yazmazsak, "kumandanıŋ" şeklinde de okunabilir. Başka örnek "otomasyon", otmsyon şeklinde yazılmalıdır. Soŋ hecedeki o, bir öŋceki hecede a olduğu için yazılmıştır.
Sadece bu bėş kuralı dikkate alarak, KökTörük dizgesiniŋ mevcud 38 üsüğüyle ve o zamanki yazı sistemiyle günümüz Törükçesi %100 yazılabilir.

23 Temmuz 2015 Perşembe

Törükleriŋ Millî Abecesi Yok Diyenlere

Her hakkı saklıdır.

Soŋ zamanlarda mealesef "Türkleriŋ millî alfabeleri olmamıştır, alfabeyi hep oradan buradan aldık, kullandık" şeklinde söylemler oluyor.

Türkler şimdiye kadar 13 alfabe kullanmışlardır (kaynak: Talat Tekin, "Tarîh boyunca Türkçe'niŋ Yazımı", Simurg, Ankara, 1997). Bunlardan sâdece bir tanesi Türklere aiddir ve o da GökTürk alfabesidir. Talat Tekin kitabında şöyle der:
"Türkçe'niñ yazımı için Türklerce kullanılmış olan ilk alfabe, bugünkü bilgilerimize göre, Batıda eski Türk runik yazısı, bizde ise GökTürk alfabesi olarak bilinen én eski Türk yazısıdır. Bu yazınıŋ batıda runik sıfatı ile nitelendirilmesiniŋ sebebi, harfleriniŋ eski İskandinav kitâbelerinde kullanılmış olan ve genellikle runik alfabe diye adlandırılan yazınıŋ harflerine beŋzemesidir."

İskandinav ülkeleri runik yazıyı (Futhark alfabesi) M. S. 150-700 arasında kullanmışlardır ve daha soŋra bugünkü Latin alfabesine geçmişlerdir. Bu yazıyı soldan sağa yazıyorlardı. Harflerde dairesel (oval) hatlar yoktu.

O dönemde İskandinav ülkelerinden çok uzakta yaşayan Türkler ise, günümüze kadar varlığını koruyan eserleri M. S. 700lerde yazmış olsalar bile bu yazıyı M. Ö. 200lerden itibaren kullanmağa başlamışlardı ve Türkler yazılarını hep sağdan sola yazmışlardır. Abacada ise dairesel (oval) hatlı harfler vardı.

Öyle ki Türk yazısını Avrupa'ya taşıyan Attila M. S. 400lerde Szekel Rovasiras runik alfabesiniŋ temelini atmış ve bu yazı Macarlar tarafından 1850lere kadar kullanılmıştır ki bu yazı da sağdan sola yazılırdı.

Hem GökTürk Alfabesinden türediği bilim dünyasınca kabul edilen Macar Szekel-Rovasiras yazısı hem de GökTürk yazısı sağdan sola yazılırken, İskandinav ülkelerinin kullandığı Futhark yazısı soldan sağa yazılıyordu. Macar ve GökTürk harfleriniŋ, iddia edildiği gibi İskandinav runik (Futhark) harflerine beŋzemediği aşağıdaki şekillerden rahatlıkla görülebilmektedir.

Ve ayrıca GökTürk alfabesinde harfler günlük sözcüklerden türemiştir:

GökTürkler bu alfabeyi geliştirirken runik diye bir iddiaları yoktu. GökTürkler genelde bu yazıyı çekiç ve çivi ile taşa yazdılar ve düz hatlı harfler taşa daha kolay yazılabildiği için harfler düz hatlı seçilmiştir. Yoksa GökTürk alfabesine runik diyenler Talat Tekin'iŋ de belirttiği gibi batılılardır. Onlar her düz hatlı harf tipine runik harf demişlerdir.

Hepsinden önemlisi, Göktürk yazı sistemi ünlü uyumunu koruyan bir yazı sistemidir. Yani ünlü uyumuna uymayan (Türkçe olmayan yabancı) kelimeler GökTürk alfabesiyle çok zor yazılır. Doğal yapısı ünlü uyumuna uyan Türkçe kelimeler ise GökTürk alfabesiyle çok rahat yazılır. Batınıŋ runik yazısında ünlü uyumu diye bir mantık yoktur!

Bunca gerçeği inkâr edip Türkleriŋ millî alfabesi yoktur diyenlere duyurulur!